Okan Bayülgen'le Kısa Bir Söyleşi



 
    - İsim seçmeniz gerekse hangi ismi seçerdiniz?

- İsim seçmezdim herhalde. Prince-i severim, Prince gibi yapardım herhalde. Yani bir sembol filan kullanırdım. İsim çünkü bir süre sonra ifade etmiyor insanı. Semboller daha güzel.

- En sevdiğiniz kelime?

- "Kızım". Yani "kızım" demeyi seviyorum. Yani, karıma da "kızım" diyorum bazen. Yani - "kızım"... Çokmu babayım acaba, bilmiyorum.

- En nefret ettiğiniz kelime?

- Dürüstlüğüm...En çok dürüst bir insan olduğum için üzülüyorum. Yani, O kadar iyiyim ki...

- Ne sizi heyecanlandırır?

- Seks.

- Heyecanınızı ne öldürür?

- Seks.

- Türkiye'de yaşamanın en zorlayıcı yanı nedir?

- Nereye ait olduğunu bilememek.

- Türkiye'de yaşamanın en keyifli yanı nedir?

- Aa, insanlar. İnsanlar, en güzel tarafı o. Hep onlar için buradayız. "O", "şu", ya da "bu" Türkiye'de yaşadığı için buradayız. O insanlar ölüp giderse, ya da memleketi terk ederse, artık burda olmak istemeyiz.

- Peki hangi mesleği yapmak istemezdiniz?

- Televizyon.

- Okan Bayülgen olmasaydınız, kim olurdunuz?

- Okan Bayülgen.

- Nerede yaşamak isteriniz?

-  Daha güzel bir şehirde. Daha, mutlu bir şehirde. Yollarında rahatlıkla yürüyebildiğim, insanlarla selamlaştığım, tanıdık yüzler, aşina insanlarla muhabbetler edebildiğim, insanların bir-birlerini öldürmeğe, soymaya çalışmadığı bir şehirde yaşamak isterdim. Ama, öyle bir şehir yok galiba. Ama şehirde. Yani bir köy, denizkeranı falan değil. Şehir.

- Size en fazla keyif veren kötü huyunuz hangisi?

- Sigara. Ama, TBMM-in "Küçükleri ve gençleri tütün mamulleri zararlarından koruma" yasası uyarınca, sigara dememem gerekiyor.

- Peki, kahramanınız kim?

- Aslında... "Mister No". Fakat, söylemeye utanıyorum.

- Sizi en çok etkileyen roman, ya da film kahramanı hangisidir?

- Andre Gide-in kayıp kısa romanları arasında sayılan "İsabel"de genç bir oğlan vardır. Bir az böyle kırıtık bir şey. Bir aşkın derdine düşer. O bir ara benle konuştu, romanı okurken. Yani, bir paragraf sadece, benle konuştu. Ama o sayfaya gelip o paragrafı okuduğumda hep benle konuşuyor da çocuğun ismini hatırlayamıyorum.

- Hayat felsefenizi hangi slogan özetler?

- Galiba, varoluşçuluğa inanıyorum. Yani, insanın kendini seçtiğine, kendini yaptığına, kendini inşa ettiğine. Nasıl şehirleri inşa  edebiliyorsa kendini de inşa ediyor. İnsan, aslında bir yapı. O yapıyı... Kendi kurduğu bir yapı aslında.

- Peki mutluluk rüyanız nedir?

- Galiba, kızım ve eşimle beraber, şu anda oturduğumuz evde bir azdan yiyeceğimiz yemek. Yani sofranın başına geçmek, ve onlarla beraber olmak.

- Sizce mutsuzluğun tanımı?

- Başkaları.

- Tek bir dilek şansınız olsaydı eğer, ne dilerdiniz?

- Hiç ölmemek.

- Nasıl ölmek isterdiniz?

- Sevişirken.

- Öldüğünüzde arkanızda sizi tanımlayacak tek bir nesne bırakmak isteseniz, bu ne olur?

- Bilmem, masada unutduğum bir çakmak olabilir. Ya da, bir kapı anahtarı. Ya da, bilmem, içilmemiş bir sigara. Gidilmemiş bir oyunun bileti filan.

- Şu anki ruh haliniz nasıl?

- Sıkılıyorum.


         Müsahibənin videosu